ALDATMA(ZİNA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
Türk Medeni Kanunu’na göre eşlerin karşılıklı yükümlülüklerinden biri de sadakat yükümlülüğüdür. Zina ise eşlerin evlilik dışı cinsel ilişki yaşamasıdır. Önceleri suç olan zina 1996-1998 yıllarında yapılan yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmıştır. Ancak bu durum zinanın kabul edilebilir olduğu anlamına gelmez.
Hangi Hallerde Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açılabilir?
Türk medeni kanununda zina özel boşanma sebepleri arasında düzenlenmiştir.
Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur
Zina yapan eşe karşı diğer eş boşanma davası açabilecektir. Kadın ya da erkeğin dava hakkı mevcuttur. Zina sebebiyle boşanma davası açmak için şu şartlar sağlanmalıdır:
- Zina esnasında evlilik devam ediyor olmalıdır. Eşler boşanma sürecinde olsa dahi mahkeme kararı verilmediği sürece evlilik devam eder ve bu süreçteki cinsel ilişki de zinaya girer. İlişkinin sürekli olmasına gerek yoktur, 1 kez yaşanması yeterlidir. Teşebbüs aşamasında kalan ilişki de zina sayılır. Sarılma, öpüşme gibi eylemler ise zina kapsamına girmez.
- Eşlerden biri fiilen bir cinsel ilişki yaşamalıdır. Eşin karşı cinsle cinsel içerikli konuşması ya da flört etmesi zina değildir. Cinsel ilişki yaşanması şarttır. Kanunda zinanın karşı cinsle olması şartı aranır. Hemcinsle yaşanan ilişki de boşanma sebebidir ama zina kapsamına girmez.
- Zina yapan eş bilerek ve isteyerek bu davranışı yapmalıdır. Bayıltılarak ilişkiye girilen ya da tecavüze uğrayan eş zina yapmış sayılmaz. Eş bilmeli, istemeli ve kusurlu olmalıdır. Sayılan hallerde ise irade dışı gerçekleşen davranışlar söz konusudur ve kusurdan bahsedilemez.
Dava Açma Süresi
Zinayı öğrenen eş öğrenmeden itibaren 6 ay ve her halde 5 yıl içinde zina sebebiyle boşanma davası açmalıdır. Bu süreler içinde dava açılmazsa dava hakkı düşecektir.
Zinanın İspatı
Zinayı iddia eden eş zina yapıldığını ispatla yükümlüdür. Her türlü delille iddia ispat edilebilecektir. Zina yapan kişi ikrar etse bile tek başına yeterli değildir, somut delillerle ispatlanması gerekir. Ayrıca zina sebebiyle boşanma davasında yemin delili kullanılamaz. Şu durumlar delil olarak kullanılabilir:
- Kadın eşin kocası dışında birinden hamile kalması, erkek eşin bir başka kadını hamile bırakması
- Zinayı kanıtlayan sesli ve görsel deliller
- Güvenlik kamerası görüntüleri
- Telefon görüşmeleri, birbirine çıplak fotoğraf gönderilmesi
- Birlikte vakit geçirilen yerlerden uçak, otel gibi kayıtlar
- Tanık beyanları…
Zina mahrem bir konunun kanıtlanması olduğu için kanıtlamak oldukça zordur. Bu nedenle Yargıtay kararları ile deliller kısmen esnetilmiştir. Örneğin diğer eş evde yokken sürekli bir yabancının eve gelmesi, çiftlerin banyoda yakalanması, eşlerden birinin sürekli olarak otelde biriyle buluşması, evlilik devam ederken bir başkası ile ortak hayat kurulması…
Yukarıda sayılan türden somut ve inandırıcı deliller varsa zina nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Eşlerden biri zinayı ispatlamak amacıyla diğer eşin telefonunu dinleyebilir, görüşülen ya da konuşulanları kamera kaydına alabilir. Diğer hallerde kişilik haklarının ihlali olan bu durum eğer zinayı ispatlıyorsa delil olarak kabul edilecektir.
Zina Nedeniyle Boşanma Davasının Düşmesi
Eğer zina sebebiyle boşanma davası açan eş affederse dava düşecektir. TMK gereği affeden kişinin dava hakkı yoktur. Yani affeden eş zina sebebiyle yeniden boşanma davası açamaz. Ancak sonradan açılan genel boşanma davasında eşin kusurunu ispatlamak adına zina delil olarak kullanılabilir.
Duruşmanın Gizli Yapılması
Zina sebebiyle boşanma davası eşlerin cinsel hayatıyla ilgilidir. Özel bir durum olduğu için yargılamanın gizli yapılması istenebilir. Örneğin mahkemede aldatan eşin aldatma anının görüntüleri izlenebilir. Bu tür nedenlerle gizlilik kararı verilecektir. Gizlilik kararı verilirse duruşmalar gizli yapılır. Ancak dosyanın incelenmesi serbesttir.
Tazminat Talepleri
Aldatmak eşler arasında bir haksız fiildir. Bu nedenle diğer eş aldatan eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Ancak aldatan eşin birlikte olduğu üçüncü kişiden tazminat talep edilemez. Haksız fiil sadece eşler arasında geçerlidir ve üçüncü kişinin illiyet bağı yoktur.
Zina sebebiyle boşanmada zina yapan eş ağır kusurludur. Ancak diğer eşin de kusur oranına bakılır. Örneğin Yargıtay kararlarına göre bir eş aldatıyor, diğer eş şiddet uyguluyorsa her iki eş de eşit kusurlu kabul edilir. Tabi her olay kendi içinde yeniden değerlendirilecektir.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/1592
K. 2014/17457
T. 16.9.2014
Taraflar arasındaki “boşanma” ve davalı tarafından açılan “karşı boşanma” davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, davacı-karşı davalı ( koca ) tarafından; karşı boşanma davası, ağır kusurlu kabul edilmesine dair gerekçesi, karşı davacı ( kadın ) yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat yönünden, davalı-karşı davacı ( kadın ) tarafından ise; kendi davasındaki boşanma kararının gerekçesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı, velayetine bırakılan çocuk için tayin edilen iştirak nafakası miktarı ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 16.9.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı Y. vekili ve karşı taraf duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı I. ile vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delilerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle, davacı-karşı davalı ( koca ), boşanma talebini; eşinin, iş ortağı erkekle ilişkisi olduğunu ileri sürerek, “haysiyetsiz hayat sürme” ve “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” hukuki sebeplerine dayandırmış olması karşısında, davalı-karşı davacı ( kadın )’ın gerçekleşen eyleminin Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “haysiyetsiz hayat sürme” niteliğinde olmayıp, aynı Kanunun 166/1. maddesi gereğince boşanma sebebi olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kocanın; gerçekleşen ve mahkemece de sabit görülen eylemleri nazara alındığında, evlilik birliğinin ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsılmasında, baskın ve ağırlıklı kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı ( koca )’nın, kadının karşı boşanma davasının reddi gerektiği yönündeki temyiz itirazları yerinde görülmediği gibi, kadın lehine maddi ve manevi tazminat takdir edilirken, kadının açıklanan müterafik ( birlikte ) kusuru ve tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarının mahkemece dikkate alınmış olması karşısında, kocanın bu yönlere dair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı-karşı davalı ( koca )’nın temyiz itirazlarının yukarda ( 1. ) bentte gösterilen sebeple, davalı-karşı davacı ( kadın )’ın temyiz itirazlarının ise yukarda ( 2. ) bentte gösterilen sebeple reddi ile temyiz edilen hükmün, karşı boşanma davasında mahkemece kabul edilen boşanma sebebinin “zina” ( TMK. m. 161 ) olarak değiştirilmesi suretiyle sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/ son maddesi gereğince ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1.100.00 TL. vekalet ücretinin Y.’dan alınıp I.’ya verilmesine, onama harcının temyiz eden Y.’a yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istenmesi halinde temyiz peşin harcının I.’ya iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.